Dünyada Öne Çıkan Spor Dalları

Dünyada öne çıkan spor dalları, ülkelere ve kültürlere göre değişir. Ancak, en popüler spor dalları arasında futbol, basketbol, tenis, voleybol, atletizm, yüzme, golf, beyzbol, hokey ve rugby yer alır.

Sporun, insan hayatına birçok katkısı vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Fiziksel sağlık: Spor yapmak, kasları güçlendirir, kemikleri güçlendirir, kalp sağlığını korur, kilo kaybını destekler, diyabet riskini azaltır, kanser riskini azaltır, ruh halini iyileştirir, stresi azaltır, uyku kalitesini artırır, yaşam süresini uzatır.
  • Zihinsel sağlık: Spor yapmak, hafızayı güçlendirir, öğrenmeyi kolaylaştırır, yaratıcılığı artırır, karar verme yeteneğini artırır, problem çözme yeteneğini artırır, özgüveni artırır, sosyalleşmeyi kolaylaştırır, stresi azaltır, depresyonu azaltır.
  • Sosyal faydalar: Spor yapmak, insanlara sosyalleşme fırsatı verir, arkadaş edinmeyi kolaylaştırır, takım çalışması becerilerini geliştirir, rekabet duygusunu geliştirir, liderlik becerilerini geliştirir.
  • Ekonomik faydalar: Spor, bir ülke ekonomisine önemli katkılar sağlar. Spor turizmi, spor malzemeleri ve spor yayıncılığı gibi sektörler, milyarlarca dolarlık gelir elde etmektedir.
  • Kültürel faydalar: Spor, kültürler arasında köprü kurabilir ve ülkeleri bir araya getirebilir. Spor müsabakaları, farklı kültürlerden insanları bir araya getirir ve ortak bir heyecan duygusu yaratabilir.

Spor, insan hayatına birçok yönden fayda sağlayan önemli bir faaliyettir. Spor yapmak, her yaştan insan için faydalıdır ve herkes için uygun bir spor dalı mutlaka vardır.

FUTBOL

Tüm dünyanın ilgi ile takip ettiği futbolun tarihi çok eski yıllara dayanıyor. Fifa, futbola benzeyen ilk oyunun, milattan önce Çin’de askeri eğitim amacıyla Cujuya dayandığını söylemiştir. Bol tüyden yapılmış yuvarlak bir cismin, bambu kamışı ile sabitlenen 50 cm kadar yüksekliği olan bir alandan eller kullanılmadan, ayaklarla geçirilmeye çalışılması ile ortaya çıkmıştır. Çin’in ardından, Japonya’da Kemari adında bir oyunda futbolu andırmıştır. Avrupa’da ise futbola benzer ilk oyunlar Antik Yunan’da göze çarpıyor. Roma İmparatorluğu’nda ise Harpastum adı verilen bir oyun rugby, futbol benzeri olarak belirtilmiştir.

 Modern anlamda ilk futbolun izleri ise İngiltere’de ortaya çıktı. 1863 yılında Futbol Birliği toplantısı sonrasında oyunun detaylı kuralları hazırlandı. Bu kuralların uygulandığı ilk maçta Barnes takımı ile Richmond ekibi arasında gerçekleşti. İlk Uluslarası maç ise İngiltere ile İskoçya arasında 1872 yılında gerçekleşti. Maç başladığı skorla 0-0 sona erdi.

Futbol Hep Ön Planda

Hap Bilgi; Dünya kupası finallerinde gol atmayı başaran en genç golcü Brezilya’nın efsanesi Pele’dir. Pele sadece 17 yaşında iken Galler’e gol atma başarısı göstermişti. Finallerde gol atan en yaşlı oyuncu ise; Kamerunlu Roger Milla’dır. Milla, Rusya’ya 42 yaşında iken gol atmayı başarmıştır. Resmi kayıtlara göre, 1950 yılındaki Dünya Kupası’nda, Brezilya ve Uruguay arasında oynanan Maracana’daki maçı tam 199 bin 854 kişi takip etti.

Futbol’daki en ilginç olaylardan birisi ise 1986 Dünya Kupası finalinde İngiltere ile Arjantin arasında oynanan karşılaşmada gerçekleşti. Çeyrek Final mücadelesinin ikinci yarının hemen başlarında Arjantin’in efsanesi Diego Maradona eli ile topu filelere göndermiştir. Gol verilmiş ve Arjantin maçı 2-1 kazanmıştır. Aynı zamanda Arjantin 1986 Dünya Kupasınıda kazanmayı başarmıştır. Yıllar sonra Maradona o golü eli ile attığını kabul etmiş ve ‘ o el Tanrını Eli idi’ açıklamasını yapmıştır.

Serena ve Venüs Williams Tenis Tarihine Adlarını Altın Harflerle Yazdırdılar

Tenis dünyanın en zevkli sporlarından birisi! Her ne kadar Türkiye’de futbol, basketbol ve voleybol kadar popüler olmasa da dünya genelinde sadık bir izleyici kitlesi bulunuyor. Kadınlar tenis tarihine damga vuran birçok isimden bahsedebiliriz. O isimlerin başında Serena ve Venus Williams geliyor. Bu iki kardeşin hayat hikayesini öğrenmeye ne dersiniz?

Babaları Onları Tenise Kazandırdı

Serena ve Venus Williams; ABD’nin Michigan kentinde dünyaya gelen iki kardeşti. Babaları Richard Williams kızlarının ekonomik sıkıntı çekmemeleri adına onları spora yöneltti. İlk tenis antrenörleri oldu. Her ikisi de 1995 yılının Eylül ayında ilk profesyonel tenis turnuvalarına katıldı. Fakat, onları bekleyen farklı sorunlar vardı. Tenis; ABD’de de beyazlara özel zengin sporu olarak biliniyordu. Afro-Amerikan Serena ve Venus Williams’ın bu sporda yer almaları garip karşılanmıştı. Bir başka deyişle, her ikisi de ayrımcılık ile karşı karşıya gelmişlerdi.

Serena ve Venus Williams her ne kadar zor günler geçirseler de adlarından bahsettirmeyi başardılar. Hırslı, sert ve akıl dolu oyunları ile insanları kendilerine hayran bırakan iki kardeş yavaş yavaş başarılar elde etmeye başladılar. Örneğin, Venus Williams 1997 yılında dört büyük Grand Slam turnuvasında da yer almıştı.

1999 yılına gelindiğinde işler değişti. Serena Williams tenis tarihinin en iyisi olacağına dair sinyaller vermeye başladı. Çünkü, fiziksel üstünlüğü ve oyunu okuma yeteneği ile ablasından daha iyi olduğunu gösteriyordu. İki kardeş ABD Açık ve Fransa Açık turnuvalarında takım olarak mücadele etti. Çiftlerde şampiyon olamamaları onları üzse de dünya sıralamasında üçüncü ve dördüncü sırayı almaları önemli bir detaydı.

İki Kardeş Başarıları ile Farklarını Ortaya Koydular

Tenis dünyasında en iyinin kim olduğunu belirlemek zor olabilir. Yıl içerisinde çok sayıda turnuva düzenleniyor. Bazı isimlerin seveni kadar sevmeyeni de bulunuyor. Bazı turnuvalarda elde edilen başarılar ise bazı isimlerin tenis tarihine adlarını yazdırmalarını sağlıyor. Venus Williams 2000 yılında Wimbledon Turnuvası’nı kazanarak önemli bir başarı elde etmişti. Ayrıca, iki kardeşin çiftlerde de Wimbledon şampiyonu olduğunu söylemek gerekir.

2002 yılı bilhassa Venus Williams için harika geçti. 21 yaşındaki sporcu dünyanın bir numarası olmayı başardı. Hatta, bunu başaran ilk siyahi sporcu olarak tarihe geçti. Ancak, Venus Williams bir sürpriz ile karşılaştı. Üst üste birkaç turnuvadan şampiyonluk ile ayrılan Serena Williams sadece üç hafta içerisinde Venüs’ü geçerek dünyanın yeni bir numarası oldu.

Serena ve Venus Williams kariyerleri boyunca zor anlar da yaşadılar. 2011 yılında Serena’nın akciğerinde sorun tespit edildi. Venus Williams ise form düşüklüğü yaşayarak kariyerini erken bitirmek zorunda kaldı. Serena Williams 2012 Londra Olimpiyatları dahil olmak üzere çok sayıda başarı elde ederek kariyerine Venus’e kıyasla daha geç nokta koydu.